28 Aralık 2012 Cuma

GRAPH.TK

GRAPH.TK                                              

        




There are many source for students who want to use online mathematics programmes.This week we will learn three of them. Lets begin with GRAPH.TK 

In my opinion, graph.tk is the best programme that i ever saw. Because its visiual effects  are highly improved. So, the students (learners) can easily understand the mathematical equations. :) 

 figure:1


The figure express how it is work!

  • As I showed in the figure, the learners can find all the equations that they need.
  • They can learn the the meaning of symbolas.
                                    (like <, > ,= , + you can see it in figure 1)
pink shaded area shows the learners the meaning of < symbol
  • Equations and lines are the same colour and this is a very nice property
  • FIRST ''+' to add new equations
(These equations are related to each others.I understood it by trial and error method. :)
 Lets see how its works!

When you removed the sign which are standing the first place in equation , the next coming equation changes with it .
  • SECOND ''+'' to show console (that means the learners can chang.ed the numbers)
  • THIRD ''+'' to get screenshot image
  • With graph.tk the students also can find the some equaitons which cannot be imagine all the time. in the last figure.
I suggest grapht.tk everyone because its so simple and usefull.Its colourfull visiual effects draws attention to learn. Every students will like this programme and mathematics with it.
HAVE FUN!


NOTICE: THIS PROGRAMME DOESNOT WORK WITH INTERNET EXPLORER!

27 Aralık 2012 Perşembe

GRAPHING CALCULATOR

GRAPHING CALCULATOR                                

Secondly; we will continue with GRAPHING CALCULATOR from holt online learning.Lets dig it out the features of Graphing calculator.

Preferably; the learners can use this programme for Analitical Geometry.
  • The learners can see the position more than 1 equation, 
Have a look at the picture;
The red one y1, green y2, blue y3 and yellow one is y4...I used 2 equations and you can see how they  
crossed
  • the points of intersection with each other, 
  • and the intercept points with axises can be seen.

  • They can edit the tickness of the interval; for example it would be in ten by ten or five by five... 
CLICK THE SETTINGS TAB
  • MAX-MIN points of the equations can be changed; that mean the learners can restricted the 
interval.


And they can use the zoom out and zoom in tabs to make it far away or closer.

Its visiual effects not enjoyable like graph.tk but it present more usefull tab than other. As i say at first,
graphing calculator is a amazing program for analytic geometry!!!

WATCH IT BY COMPARING DAILY MATHEMATICS IN SCHOOL.

26 Aralık 2012 Çarşamba

WOLFRAMALPHA

WOLFRAMALPHA                                                           

Thirdly; WolframAlpha will help the learners to understand geometrical formulas.
WHAT IS THE MAIN FEATURES OF WOLFRAMALPHA?
  • It shows the kind of the figure in geometrical.To illusturate; is it a line or something else?
  • One can easily find the x-intercept and y-intercept point even slope by clicking the tab ''PROPERTIES''
  • WolframAlpha can give us a page link to share the graph on the net.
  • It can present an other alternate form for the equation.
  • The learners can change the colours and other features by using ''CUSTOMIZE'' tab.
  • The images of the graphs can be saved.




  • The learners can use the ''IMAGE KEYBOARD'' besides using microsoft office programmers symbolas.like root √ 

In addition, you should realize a section like that;
This side of the program will be changed by itself with your calculus step relation




12 Aralık 2012 Çarşamba

Şile'den Çeşitli Manzaralar










ŞİLE

                                  ŞİLE                                                               




Şileİstanbul iline bağlı bir ilçedirMarmara Bölgesi'nin kuzey doğusunda, Karadeniz kıyısındadır. Doğuda Kandıra, güneydoğuda Derince veKörfez, güneyde Pendik ve Gebze, güneybatıda Çekmeköy ve batıda Beykoz ilçeleriyle çevrilidir.


TARİHİ:

İlçede iskân çok eskiye dayanır. Şile çevresinin tarih öncesinde (Cilalı Taş Devri) iskan edildiğini göstermektedir. Kefken ile Bulgaristan sınırı arasındaki Karadeniz sahil kesiminde yapılan tarih öncesine ilişkin çalışmalarda, çeşitli yerlerde Paleolitik çağın muhtelif bölümlerine ve özellikle Epi-Paleolitik döneme ait bir çok konak yeri ve işlik saptanmıştır. Buluntu yerlerinin sayısındaki artıştan, buzul sonrası dönemde (yaklaşık M.Ö. 12000 ile 6000 arasında) Karadeniz kıyı şeridi üzerinde önemli bir nüfus yoğunluğunun olduğu açıkça bellidir. Nitekim İstanbul'un en eski buluntu yerleri arasında Şile'nin Ağva ve Sahilköy (Domalı) köyleri bulunmaktadır. Marmara kıyısında Ambarlı'yı da içine alan kıyı konak yerlerinden biri olan Sahilköy, aynı adı taşıyan koyun kuzeyindeki kumluğun batısındadır. Sahilköy'e ait yontma taş aletler, Göztepe ve Kazlar deresinin doğusuna rastlayan Dereağzı Tepesi üzerinde toplanmıştır. Ayrıca, ilçede o dönem insanının yaşamı için elverişli çok sayıda mağara bulunmaktadır.
Şile antik çağda iki defa istilaya uğramıştır. Birinci istila, eski Yunanlıların Pers seferinden geri dönüşlerinde komutanları Xenophontarafından, ikincisi de kıyı şeridini takip ederek ilerleyen Roma komutanı Lucullus tarafından gerçekleştirilmiştir. Roma döneminin izleri hala Şile'de görülmektedir. Doğu Roma İmparatoru Diokletianus zamanında (284-305), İnkese, Sofular gibi Şile mağaraları ilk inananHristiyanlar için tabii korunaklar olmuştur. Gürlek Mağarası Doğu Roma askerlerinin yakaladığı ilk inanan Hristiyanları hapsettikleri bir cezaevi gibi kullanılmıştır. Selçuklu Türkleri Kutalmışoğlu Süleyman Şah ile 1090 senesinde Şile'yi ele geçirdiler. 1097 senesinde ise 1.Haçlı orduları Şile'yi Selçuklulardan geri almıştır. Şile'nin geri alınması ancak Yıldırım Bayezid döneminde mümkün olmuştur. Şile, I. Dünya Savaşı'na kadar 500 yıl boyunca Türkler'in yönetiminde rahat bir yaşam sürmüştür. Daha sonra, İstanbul'un işgaliyle birlikte İngilizler'den cesaret alan Rumlar Şile çevresine yerleşerek Dumlupınar Zaferine kadar işgallerini sürdürmüşlerdir.
19. yy. Osmanlı kayıtlarına göre Şile kazası 1846'da Zaptiye Müşirliği'ne bağlıydı. 1876'da şile kazasının Dersaadet Şehremaneti'ne bağlandığı görülür. 1877 Devlet Salnamesinde ise Şile, Zaptiye Nezaretine bağlı Üsküdar Mutasarrıflığına bağlıdır. 1924'de bütün sancaklar (mutasarrafflık) vilayet yapıldığında Şile'nin Üsküdar'a bağlılığı devam etmiştir. 1926'da yapılan yeni düzenlemeyle Üsküdar kaza haline getirilip İstanbul vilayetine bağlanınca Şile kazası da Üsküdar'la aynı yapı içinde yer almıştır. Ayrıca Şile, Cumhuriyet'in kuruluşu ile oluşturulan ilk belediyelerden biridir.

Tarihi ve Kültürel Mekânlar




Tarihi ve Kültürel Mekânlar


  • Şile Kalesi
  • Şile Feneri : Türkiye'nin en büyük, dünyanın da ikinci büyük feneridir, 1860 yılında kurulmuştur.
  • Şile Evleri
  • Sarıkavak Kalesi (Hasanlı Köyü)
  • Heciz Kalesi
  • Yeşilvadi
  • Hanımsuyu Çeşmesi
  • Osmanlı Hamamı (Yeniköy)
  • Kilise Kalıntısı (Yeniköy)
  • Vaftiz Yeri (Yeniköy)
  • Kilise Kalıntısı (Yeniköy)
  • Lahit Mezar (Sortullu Köyü)
  • Papazın Çeşmesi (Kabakoz Köyü) 

11 Aralık 2012 Salı

GEZİLECEK YERLER


  • Gezilecek Yerler 



    • Kumsal ve Plajlar : Şile merkez olarak 10 km. uzunlukta bir kumsala sahip olmakla birlikte Karadeniz kıyısında 60 km.lik bir uzunluğa sahiptir.
      • Değirmençayırı Şelalesi : İlçeye 33 km. uzaklıktaki Değirmençayırı köyünün güney batısında ve Şile-Gebze ilçeleri sınırları üzerinde yer alır. Şelalenin yüksekliği 8 m., genişliği 30m. kadardır. Değirmençayırı şelalesinin kuzeyinde yaz aylarında suları kuruyan 15m. yükseklikte akan Şarlak Şelalesi adı verilen bir şelale daha vardır. Tüm bu şelaleler yapılan araştırmalara göre genç faylanmalar sonucu oluşmuştur.
    • Onbir göller vadisi : İlçenin görülmeye değer önemli doğal güzelliklerinin yer aldığı alanlardan birisidir. Hacıllı Köyü yakınlarındadır. Köydeki su değirmeninden doğuya doğru Göksu kolu olan Değirmendere Vadisi, 500m. Takip edilirse birinci göle ulaşılır. Vadinin devamında büyüklü küçüklü göl eğim kırığı/şelale ikilime onbir defa tekrar edilir.
    • Kumbaba Tepesi : İlçenin en önemli turistik ve doğal fizyoterapi doktoru denen Kumbaba Tepesi, 60 rakımlı kırmızı - turuncu renkli, demir/bakır alaşımlı ve radyonktriteli kumları olan bir tepedir. Kumbaba Tepesi zirvesinde Kumbaba'nın mezarı vardır. Yapılan araştırmalarda Bizanslılar tarafından Güneş Hamamı olarak kullanılmış, saray gemileriyle yaz aylarında buraya gelerek güneş banyosu alırlarmış. Burasını, ismi meçhul olan Türk (Kumbaba) bir kimyager gibi etüd etmiş ve Şile Kumluğunun natür ile tedavi için uygun bulmuştur ve bir çok hastanın tedavisinde kullanılmıştır.


    • Ağlayan Kaya : Ağlayan Kayalar, Şile Feneri'nin 600 m. gerisinde, taşlar arasından çıkan bir su kaynağıdır. Akış biçimi ağlayan bir insanın gözyaşlarına benzetildiği için bu adı almıştır.

    SON DAKİKA HABERLERİ

    ŞİLE' DE FIRTINA CAN ALDI


13 Kasım 2012 Salı

KAKAOLU BAKLAVA


                                                  KAKAOLU BAKLAVA


Üniversiteye başladığımdan beri evden bazı şeyler için daha kolay izin alır oldum. Bu yüzden yarıyıl tatilimi daha farklı bir şekilde değerlendirmek istedim. Liseden bir arkadaşımın davetini kabul ederek Gaziantep’ e gittim. Evden izin almam babaannecim sayesinde kolay olmuştu. Maalesef yolun büyük kısmını uyuyarak geçirdim. Çünkü oraya vardığımda bizimkinin anlattığı her yeri görmek, şehri karış karış gezmek istiyordum.
          Otogara vardığımızda saat bir buçuk sularıydı. Beni almaya gelen kimseyi göremedim. Elimde küçük bavulumla otobüsün yanında dikiliyordum. Neredeyse yirmi dakika olmuştu ama görünürlerde hala kimse yoktu. Annemin yolda durmak bilmeyen aramalarından dolayı telefonumun şarjı da bitmişti. Yakın bir dükkâna girip oradan bizimkini aramak aklıma geldi ama telefonunu ezbere bilmiyordum. Ortada öylece dikilmektense otogarda boydan boya dizili olan dükkânlardan birine girdim. Küçük bir baklavacı dükkânıydı burası. Hediyelik eşya satan mağazalar kadar kalabalık olmadığı için burayı tercih etmiştim. Dükkân sahibine engel olmam diye düşünmüştüm. İçeriye girdiğimde tezgâhın ardında kimseyi göremedim. Meğer ne kadar yanılmışım ufak tefek bir dede kutuları düzeltiyormuş. Ona telefon edip edemeyeceğimi sordum. Direk ahizeyi uzattı ve numarayı sordu. Evdekiler merak etmesinler diye onlara haber verdim. Ben daha sormadan dedecik konuşmalarımı dinlemiş olacak ki arkadaşımı burada bekleyebileceğimi söyledi. Ben bir köşeye yerleşene kadar dede çoktan işine koyulmuştu. Çökmüş bedenine rağmen oldukça seri hareket ediyordu. Tepside kestiği baklavaları rafa yerleştirdikten sonra ortalığı toplamaya koyuldu. Bizim evde babam öyle pek ev işlerine karıştırmaz. Hatta ev işlerini şöyle dursun tabağını bile kaldırmaz. Bizim dedenin elinde cam bezini görünce çok şaşırdım. Tek kelimeyle rafları baştan yarattı.

Baklavaların hazırlandığı arka odadan yine kendisi gibi ufak bir nine çıktı. Elinde kakaolu tatlılar vardı. Şekilleri bildiğimiz fıstıklı baklavanınkiyle aynıydı. Kakaolu baklava mı? Bu düşüncemi sesli bir şekilde yansıtmış olmalıyım ki dedenin suratında bir anda bir tebessüm belirdi. Düz bir beyaz tabağa üçlü bir porsiyon koydu ve önüme iliştirdi. Ön yargı ile yaklaştığım kakaolu baklavanın tadını fıstıklıdan daha çok sevmiştim. İkramı için teşekkür ettim. Kesinlikle eve giderken bir kutu kakaolu baklava almalıydım.
Bizim dede vakit kaybetmeden işine geri dönmüştü. Köşedeki paspası kaptığı gibi yerdeki bakterilere meydan okurcasına tekrar temizliğe girişti. Tüm bunlar olurken benim arkadaşım neredeydi acaba? Kapıya gidip baktım ama o hala gelmemişti. Dede dükkânı öyle bir hale getirmişti ki sonunda bir çift içeri girdi. Onlarda benim gibi başka bir yerden gelmiş olmalılar. Çünkü ikisinin de gözleri direk kakaolu baklavaya ilişti. Paketleri hazırlanana kadar arabadan on iki on üç yaşlarındaki çocukları inmeseydi bu çifti balayına çıkmış bir çift sanabilirdim. Bu yaşta bir çocukları olmasına karşın ikisi de hiç yıpranmamıştı. Oysa annem bana hep ‘’senin yüzünden yaşlandım.’’ der. Bir saat olmuştu neredeyse ama arkadaşım hala ortalıkta yoktu.  Arkamı dönmemle biri arkamdan bağırdı. Sesin geldiği yöne baktım. Uzakta sağ kolunun altında bir koltuk değneği ile hızlı hızlı yürümeye çalışan birini gördüm. Bir saniye bu benim becerikli arkadaşım değil miydi? Biraz daha yaklaştı. Kesinlikle oydu. Sarıldıktan sonra ayağını gösterdim. Beni almak için evden telaşla çıkarken merdivenlerde kısa devre yapmış ve ayağını sert bir şekilde tırabzana vurmuş. Kısa konuşmamızdan sonra yola koyulduk. Ben öğrenci evinde sıradan bir sofrayla karşılaşacağımı sanıyordum. Yemekleri gördüğümde şaşkınlıktan konuşamadım. Birçoğunun adını ilk defa duyuyordum. Bu kadar yemeği nasıl yaptığını sordum. Tahmin etmem gereken bir cevap aldım. Memlekette nasıl herkese kendini sevdirdiyse burada komşularına kendini oğulları gibi sevdirmiş bizimki. Onlarda yörelerini tanıtmak için döktürmüşler doğrusu.  Firik pilavını çok beğenmiştim ama Gaziantep‘ te kaldığım süreçte kimse bana bu pilavın içinde ne olduğunu anlatmadı. Herkes çok beğendiysen yemek için her tatilde gel deyip durdu. Tatile çıkarken oraya gittiğimde her yeri gezmeliyim diyordum ama hava değişiminden olsa gerek tatilimin ikinci günü soğuk algınlığına yakalandım. Anneme hasta olmadığıma inandırmanın zor olacağı belliydi ancak komşulardan biri yardımımıza koştu. Bol baharatlı alaca çorbası ilaçlardan daha iyi geldi. Hayal ettiğim kadar çok yer gezememiş olmama rağmen bir sürü fotoğraf çekmiştim. 
  Dönerken hastalığımın da etkisiyle yolda yine uyuya kaldım. Eve vardığımda annem ses tonumdan hasta olduğumu anladı ama kızmaya fırsat bulamadı. Neden mi? Çünkü o sırada ilgilendiği şey kakaolu baklavaydı.

RÜZGARLARDAN DUYDUM

RÜZGARLARDAN DUYDUM

Baharın son demlerini yaşıyor gibiyim
Hareketliliğini kaybetmiş;
Öylece oturuyorum bir deniz kıyısında
Sanki her dalga bir şeyler anlatıyor bana.
Yürüyorum şehrin ıssız caddelerinde
Adım adım...
Sitem ediyorlar bana hepsi birer birer
Güvercinler, yapraklar,uğultular...
Bir ses var kaldırımın öbür ucunda
Bir çocuk, bir yaralı yüz var paramparça.
Yaşlar süzülüyor gözlerinden
Gözlerinden kalbime süzülüyor
İçimde bir acı
Ipıslak yanaklarım...
Yüzümde rüzgarın soğukluğu
Biliyorum o da kızgın bana
İşte ben bu vakit anladım
Hepsi karşımda
Hepsi bağırıyorlar yaşa diye
Rüzgarlardan duy aradığın sesleri
Çek çıkar umutlarını bulutlardan.



10 Kasım 2012 Cumartesi

DENİZE KARŞI


 DENİZE KARŞI

 tek başıma gitsem dünyanın öbür ucuna

 dalga sesleriyle iç sesimin sohbetine kulak misafiri olsam,

 kuşlar katılsa bize kahkahalarıyla,

 ben yine eski ben olsam

 eskisi gibi inansam rüyalarıma

 Orhan Veli gibi hissetsem dokunuşunu bir elin gözyaşlarıma

 her şeyi söylemenin mümkün olduğu o yeri bulsam

 sığdırmak zorunda olmasam keşke satırlara

 kifayetsiz kalmasa kelimeler

 karşısına geçip,yüzüne haykırsam

 ya da kulağına fısıldasam sessizce

 sandıklarda saklayabilsem zamanı

 dalgalar gibi yılmasam kıyıya vurunca

 güçlensem yeniden kalksam ayağa….

ADINDI AŞK

                   ADINDI AŞK

Bugün yeniden tuttu ellerim o sihirli kalemini
Yeniden dokundu her sayfana yaprak yaprak...
Düşlerinde gördü seni
Bir bilsen hiç sığamadın hayallerine
Hayallerin kadardı sevgin
Uçsuz bucaksız gözlerin kadar
Yeniden tuttu bugün sihirli kalemini ellerim
Yeniden içine çekti kokunu
Bir kez daha doladı o kopmaz zincirlerini
Aşkını tüm cihana haykırdı
Çünkü adındı aşk;
Tek bir bakışındı
Dudaklarının arasındaki iki kelimeydi
Kimbilir?Gülüşündü belki de
Bırakıp da gidemezdi anlamını
Hayatının anlamıydı aşk
Yeşeren çiçekleriydi nefesin
Kalbinin atışları,her hareketin!
Hayatının en güzel hediyesiydi AŞK.